1. Şeytanın Unutturması Vurgulanıyor
“Derken ikisinin yolu, denizin birleştiği yere vardığında balıklarını unuttular. Balık, denizde yolunu bulup sıvışıvermişti.”
(Kehf Suresi, 61. Ayet)
“(Yuşa) dedi ki: 'Bak hele, kayaya sığındığımız yerde balığı unuttum... Şeytan bana unutturmasın diye hatırlatacaktım.'”
(Kehf 63)
Kur’an, balığı değil, şeytanı unutturan olarak tanımlar.
Yani fiziksel balık değil, olayın anlamı içinde “unutmanın” bir işlevi var: Planlı, ilahi bir yönlendirme gibi.
2. Unutmak → Hatırlamanın Başlangıcıdır
Tasavvufi yorumlarda “unutmak” bazen bir şeyin kendi vaktinde hatırlanması için olur.
Burada da balığın unutulması → Hızır'la buluşmayı tetikler. Unutkanlık, yolda şaşmak değil, yeni bir yola giriş kapısıdır.
3. Balık → Bilginin Sembolü, Ama Kayıp Bilgi
Balık bazen “dünyevi bilgi” (zahir ilim) gibi düşünülür. O bilgi kaybolur (veya yetersiz kalır), böylece batıni bilgi arayışı başlar.
Hz. Musa zahiri bilgide güçlüdür ama Hızır ona "sabredemeyeceği" bilgileri gösterir.
Günümüzde balık, omega-3 ile hatırlamayı temsil ederken burada unutmayla eşleşiyor.
Bu ilginç bir “sembolün aynadaki aksi” olabilir.
Dünyevî balık: Hafıza, bilgi, dikkat.
Kehf kıssasındaki balık: Hatırlamak yerine “unutmanın hikmeti”ni açığa çıkarır.
Yani belki de bu balık, bize her bilginin faydalı olmadığını, bazı şeyleri unutmanın da ilahi bir yönlendirme olduğunu öğretiyor olabilir.
Özetle:
Balık burada “omega” gibi zihni açan bir şey değil, belki de bilindik bilgiden uzaklaşmayı sağlayan bir sembol.
“Unutmak” burada bir kayıp değil, yeni bir bilgelik kapısının işareti.
Belki de bu yüzden “unutulan balık” asıl hatırlanması gereken şeyin başlangıcıdır.